Amcamızın adı Batuhan Bozkurt; zor bir hayat yaşamış. çok uzun uzadıya hayatını yazmak istemiyorum ama sanatın nelere deva olduğunu n...
00:38
Herkes Sanatla İyileşir
00:38
Unknown
4 Comments
Amcamızın adı Batuhan Bozkurt; zor bir hayat yaşamış. çok uzun uzadıya hayatını yazmak istemiyorum ama sanatın nelere deva olduğunu neden sanata önem vermemiz gerektiğinin bir kanıtı gibi kendisi....
Oğlu şehit olmuş, parkinson hastası bir amca... Cennet şehir İzmir'in Urla ilçesinde yaşıyor.
Taşlarlar resim yapıyor,Ud çalıyor.
Ellerinde hareket bozukluğu var, ancak müzikle kendini tedavi ediyor.
"Çakıl taşı mozaik tekniği" yaptığı sanatın adı. Yaptığı işlerde harikulade...
Yaşadığı yerde sanat filizlerinin yeşermesine de katkıda bulunuyor. "Emek Kültür ve Sanat Evi"ni kurdu.
Onunla röportaja giden Anadolu Haber ajansı muhabirine parkinson hastalığının önlenemez etkilerini minimalize ettiğini söylemiş.
CNN Türk'ten Cansu Karadan AA'dan gelen görüntüleri haber yaptı. Ancak bu güzel hayat hikayesine ulaşamayanlar için haberi sitemde paylaşıyorum...
4
yorum:
03:01
Bu yıl Filmekimi belki de bugüne kadar en iyi film listesiyle karşımıza çıktı. Emir Kusturica, Pedro Almodovar, Jim Jarmusch, Ter...
03:01
Kırmızı ve Mavinin Dansı
03:01
Unknown
0 Comments
Bu yıl Filmekimi
belki de bugüne kadar en iyi film listesiyle karşımıza çıktı. Emir Kusturica, Pedro
Almodovar, Jim Jarmusch, Terrence
Malick, Asghar Farhadi gibi bir çok
yönetmen yer aldı. Filmlerin çoğunu izleme fırsatı buldum. Gerçekten festival
çok güçlüydü.
Favori filmim ve
her filmine hayran kaldığım Pedro Almadovar’ın “ Julieta “ filminin paylaşmak
istiyorum. Festivaldeki en sağlam filmdi. Biletleri ilk saatlerde bitti aynı
hızda ek salonların biletleri de satıldı.
Julieta, iki saat
gibi kısa bir süre içerisinde hayatı anlatan bir film. İçerisinde her duygu
barındıran güçlü bir film.
Julieta, 89. Akademi Film Ödülleri’nde En İyi Yabancı
Film ödülü için aday oldu. Festivaldeki yoğun ilginin ardından sinema
salonlarında yerini aldı.
Julieta, Lezarno ile
yeni bir hayat kurmak ister, tam hazırlık aşamasındadır. Madrid’den taşınır. Başka bir yerde yepyeni bir hayat kurmaya çalışır. Ancak geçmişten biri ile karşılaşır, her şey değişir, film başlar artık. Julieta'Madrid de kalır.
Julieta’nın
gençliğine yolculuk başlar ve onun geçmişine tanıklık ederiz. Kurgu ve mükemmel
çekim planıyla geçmişi izledikçe, gelecekte gösterilen detaylar ile arasındaki
bağları kurarız.
Geleceğin sırrını
geçmişle çözeriz.
Julieta, sahil kasabasında yaşayan bir adamla trende
karşılaşır, Ki bu tren sahnesinde yönetmenliğini göstermiştir Pedro… Tablo gibi
çekimler, renkler, müzik ve duygular her şey.... Bu sahneler perdeden akarken
içimize işler.
Yine Julieta bu
tren yolculuğu esnasında tanıştığı adamla yaşamaya karar verir. Peşine kasabaya
gider. Evlenirler çocukları olur. Her şey son derece güzeldir. Kırmızı ile mavi
ahenk içinde dans etmektedir. Filmdeki minik detayları yazmıyorum izlemeyen
insanlar için sürprizler saklı kalsın.
Yakışıklı balıkçı Xoan, Julieta ile
çapkınlıktan ötürü tartışır. Fırtınalı bir günde balık avlamak için
teknesiyle açılır. Hayatını kaybeder.
Sonra Julieta ve
kızı bu tramvayı atlatmak için Madrid’e gider. Orada kızı çok iyi bir arkadaş bulur her şey düzelmeye
başlamıştır. Ancak bir gün Julieta’nın kızı da yok olur gider. Onu izinde, bir kadının
güçlü kalmasını ve mücadelelerini izleriz.
Yukarıda yazdığım
filmi başlatan kişi Julieta’nın kızının en yakın arkadaşı…
Filmin konusunu
kısaca anlattım. Sonunu yazmak istemiyorum.
Pedro Almadovar’ın
kadın karakterler üzerine böylesine derin ve böylesine ayrıntılı filmler
çekmesine şaşırıyorum. Buna bayılıyorum… Almadovar kadınları, her zaman güçlü, yarına
hazırlanıyor ama hayat onlara çok büyük oyunlar oynuyor. Ancak Almadovar
kadınları bunlar, yarını yakalamaya, küllerinden doğmaya başlıyorlar.
Filmde kadınlık,
anne olma, aşk, tutku, ihanet, özlem, arayış en ağır basan unsurlar. Ve Pedro
Almadovar gibi bir usta tarafından titizlikle tasarlanarak aktarılıyor.
Almadovar
filmlerini izlerken, bir porsiyon frambuazlı pasta yiyeceğimi bilirim. O kadar
tatlı bir görsel şölen ki. İmzasıdır Pedro’nun kırmızı ve mavi rengi. Her
filminde vardır bu… Ancak Julieta’da kırmızı ve mavi adeta dans ediyor.
Çekimler, sahne
tasarımı, ve yazacak bir şey bulamadığım oyunculuklarıyla Pedro Almadovar beni seyirci olarak yine mutlu etti.
0
yorum:
15:54
Bu resimdeki pembe kıyafetli hanımlar bir çete aslında. Yaptıkları ve sayıları sizi şaşırtacak, eminim. 100 bin kişilik bir mevcutlar...
15:54
Gulabi Gang Çetesi ! Pembe Sopalılar Çetesi
15:54
Unknown
2 Comments
Bu resimdeki pembe kıyafetli hanımlar bir çete aslında. Yaptıkları ve sayıları sizi şaşırtacak, eminim. 100 bin kişilik bir mevcutları var 2016'ı itibariyle... Hindistan'da yaşıyorlar.
Peki bu çetenin faaliyetleri ne derseniz?
Bu çetenin haksızlığa tahammülü yok. Ne kadar ezilmiş kadın varsa, kocasından dayak yiyen kadın varsa, çete ellerine sopayı alıyor ve adaletsizliği çözmeye çalışıyorlar.
Helal olsun....
Sopaları dert görmesin. Bu çeteden her ülkede bulunsun. Çünkü fiziksel olarak farklı olan kadınlara, korkaklıklarından ötürü şiddet uygulayan çok fazla kişi var. Kişi asla erkek değil!
Ayrıca bu kadınlar sadece şiddet uygulayan kocaları değil, mesela mahkemede şiddet gören kadının kocasını serbest bırakılsın ya da emniyet şikayette bulunan kadını geri çevirsin hemen müdahale ediyorlar. Mahkemeyi de basıyorlar, karakolu da....
,
Ülkemize acilen bu çeteden getirilmeli, gerekirse Hindistan'dan ithal edilmeli. Şort giydi diye tekme yiyen Ayşegül Terzi'ye destek olmalılar. Hatta o iğrenç insan özeti adama üç kere beraat kararı veren mahkeme çalışanlarını da elden geçirmeliler. Sistemi düzeltip adaleti sağlayacaklarına inanıyorum.
Bu çeteyi biraz daha yakından tanıyalım. İşte üyelerden birinin hayatı...
4 yorum: