Herkes Sanatla İyileşir

Amcamızın adı Batuhan Bozkurt; zor bir hayat yaşamış. çok uzun uzadıya hayatını yazmak istemiyorum ama sanatın nelere deva olduğunu n...

ByUnknown

Herkes Sanatla İyileşir

Amcamızın adı Batuhan Bozkurt; zor bir hayat yaşamış. çok uzun uzadıya hayatını yazmak istemiyorum ama sanatın nelere deva olduğunu neden sanata önem vermemiz gerektiğinin bir kanıtı gibi kendisi.... Oğlu şehit olmuş, parkinson hastası bir amca... Cennet şehir İzmir'in Urla ilçesinde yaşıyor. Taşlarlar resim...Read More

Kırmızı ve Mavinin Dansı

Bu yıl Filmekimi belki de bugüne kadar en iyi film listesiyle karşımıza çıktı. Emir Kusturica, Pedro Almodovar, Jim Jarmusch,   Ter...

ByUnknown

Kırmızı ve Mavinin Dansı

Bu yıl Filmekimi belki de bugüne kadar en iyi film listesiyle karşımıza çıktı. Emir Kusturica, Pedro Almodovar, Jim Jarmusch,   Terrence Malick, Asghar Farhadi  gibi bir çok yönetmen yer aldı. Filmlerin çoğunu izleme fırsatı buldum. Gerçekten festival çok güçlüydü. Favori filmim ve her filmine...Read More

Gulabi Gang Çetesi ! Pembe Sopalılar Çetesi

Bu resimdeki pembe kıyafetli hanımlar bir çete aslında. Yaptıkları ve sayıları sizi şaşırtacak, eminim. 100 bin kişilik bir mevcutlar...

ByUnknown

Gulabi Gang Çetesi ! Pembe Sopalılar Çetesi

Bu resimdeki pembe kıyafetli hanımlar bir çete aslında. Yaptıkları ve sayıları sizi şaşırtacak, eminim. 100 bin kişilik bir mevcutları var 2016'ı itibariyle... Hindistan'da yaşıyorlar.  Peki bu çetenin faaliyetleri ne derseniz?  Bu çetenin haksızlığa tahammülü yok. Ne kadar ezilmiş kadın varsa, kocasından dayak yiyen...Read More

Gülse Birsel YAZLIK...

           Bugün sizlere okuduğum en güzel kitabı önereceğim. Hepimizin sevdiği , ilgi ile takip ettiği Gülse Birsel'in " Yazlı...

ByUnknown

Gülse Birsel YAZLIK...

          Bugün sizlere okuduğum en güzel kitabı önereceğim. Hepimizin sevdiği , ilgi ile takip ettiği Gülse Birsel'in " Yazlık " isimli kitabını anlatmaya çalışacağım. Bu kitap Gülse Birsel'in 2011 yılında çıkartı. 50.000 adet Turkuvaz Kitap Yayın evinden yayımlandı.       ...Read More

Anton Çehov Ve Hikayeleri...

Bugünkü yazımda dünyaya mal olmuş, bir hikaye yazarından bahsedeceğim. Edebiyatla ilgilenenler onu mutlaka tanır ve kesinlikle sever. B...

ByUnknown

Anton Çehov Ve Hikayeleri...

Bugünkü yazımda dünyaya mal olmuş, bir hikaye yazarından bahsedeceğim. Edebiyatla ilgilenenler onu mutlaka tanır ve kesinlikle sever. Ben kendisini dilim döndüğü kadar anlatmaya çalışacağım. Hocamın tavsiyesi ile kendisinin hikayelerini okudum ve çok etkilendim.  Önce Anton Çehov'u tanıyalım çünkü; onu tanımadan hikayelerini okursak birçok şey...Read More

Ferzan Özpetek " Şahane Misafirler "

            Dün kendimdeki büyük bir eksikliği tamamladım. Ne yaptın ! diye sorarsanız ? Ferzan Özpetek'in izlemediğim bir filmini ...

         
  Dün kendimdeki büyük bir eksikliği tamamladım. Ne yaptın ! diye sorarsanız ? Ferzan Özpetek'in izlemediğim bir filmini izledim. Ben onun çok ama çok büyük bir hayranıyım. Bütün filmlerine inanılmaz bir tutku ile bağlıyım. Ayrıca diğer herkesten onu ayırırım. 

             Bence Türkiye'yi çok iyi temsil etti. Çok güzel işler yaptı. Onun yönetmenliğinin farkındayım aslında. Beni en çok filmlerindeki görüntülerin, sahnelerin başarısı cezbediyor. Çok büyüleyici sahneler . İnsanı filmin içine alan , nefes almadan izlememizi sağlayan sahneler. Derin senaryolar , oyuncuların muhteşemliği bir yana o tablodan fırlamış görüntüler harika !


" Genç Werther'in Acıları "

                  Her zaman ki saatimde koşa koşa otobüs durağına yürüyordum. Durakta beklerken bir kızı taksiden indi. Gözleri ağlamaktan...


                 Her zaman ki saatimde koşa koşa otobüs durağına yürüyordum. Durakta beklerken bir kızı taksiden indi. Gözleri ağlamaktan kan çanağı gibi olmuş. Hırpalanmış ama başkası değil kendi kendini hırpalamış. Bunu kızı görseniz sizde anlardınız.  Tekrar ağlamaya başladı. Çok sertti yanına gidip derdini soramadım. Bir telefon geldi ağlaya ağlaya açtı. Sanki arayan çok yakınıydı, çok sevdiği biriydi onun sesini duyunca çığlıklar atarak ağlamaya başladı. Bağıra bağıra " Ayrıldık, artık beni istemiyormuş. Ne yapacağım ? Nefes alamıyorum... Nasıl anlatsam anlatamıyorum..." bunları söyledi. 

 Şaşırıp kaldım. Üzüldüm... Ama en çok kendini ifade edememesine üzüldüm. Bence bu dünyada en kötü şey, kendini ifade edememektir. Zaten bütün derdimiz bu değil mi? Hepimiz kendimizi ifade etmek için uğraşıyoruz. Kendini ifade edemeyenler intihar ediyor, bunalıma giriyor...

Hele çok aşık olan insanlar ki, çağımızın sorunu... Onlara daha çok üzülüyorum . Ama aşıkların bir dili vardır. Birbirlerini anlarlar. Ama bunu en iyi anlatan bir kitap var. Size şiddetle önereceğim. Goethe'den " Genç Werther'in Acıları " isimli kitap. Okudum sonra uzun uzun düşündüm. Acaba Goethe kime bu kadar aşık oldu? Bu dev bir aşk olmalı ki bu satırları yazdırsın. Çok merak ettim Goethe'nin aşık olduğu kişiyi. 

      Kitap mektup-roman türündedir. Ama inanılmaz mektuplar. Bir platonik aşk böyle ifade edilir ancak. Benzetmeler , örnekler çok iyi... Sanki Werther ile birlikte o aşk acısını çekiyormuşuz gibi...

Eğer aşıksanız bu kitabı okuyun . Okursanız artık kendinizi, aşık olduğunuz kişiye ve çevrenize daha iyi ifade edeceksiniz. Bugün gördüğüm kız bu kitabı olsaydı kendini arayan arkadaşına çektiği acının şiddetini ifade edebilirdi. 

    Fırtına ve Coşku döneminin kilit romanı olarak görülmektedir. Roman, eski zamanlar için çok yüksek baskı sayısı görmüş ve sözde okuma bağımlılığının öncüsü olmuştur. Bu kitabı kesin okuyun arkadaşlar. Şimdi sizi kitaptan bazı cümleler ile baş başa bırakacağım. 

"Onu göreceğim" diye bağırdım sabahları uyandığımda ve tüm parlaklığıyla güzel güneşe baktığımda; onu göreceğim! Ve bütün gün için başka bir dileğim yok.

     Sabahları ağır rüyalardan kurtulmaya çalışırken kollarımı ona boşuna uzatıyorum. Çimler üzerinde yanına oturduğumu ve elini tutup binlerce kez öptüğümü gördüğüm mutlu ve masum düşler beni kandırdığında yatağımda çaresizlik içinde onu arıyorum. 

Bende birinin elini çevirmesi gibi her şey hızla farklılaşıyor. Bazen hayatın sevinçli bir bakışı yeniden aydınlanmaya başlıyor.

       Ah, bu boşluk ! Göğsümün içinde hissettiğim bu korkunç boşluk ! " Onu bir kez, yalnızca bir kez kalbime bastırabilsem bütün bu boşluk dolardı", diye düşünüyorum çoğu zaman.

Sahip olduğum öyle çok , ama onun için duyduklarımın hepsini yiyip bitiriyor, sahip olduğum öyle çok, ama o olmadan , hepsi benim için bir hiç.

        Belki yüz kez onun boynuna sarılmamak için kendimi tuttum ! Birinin öyle çok cazibeyle etrafımda dolaştığını görmenin ve dokunmamanın ne kadar zor olduğunu ulu Tanrı biliyor ve aslında dokunmak insanın en doğal eylemi. Çocuklar akılarına gelen her şeye dokunmazlar mı ! - Ya ben ?