Bugünkü yazımda dünyaya mal olmuş, bir hikaye yazarından bahsedeceğim. Edebiyatla ilgilenenler onu mutlaka tanır ve kesinlikle sever. B...

Anton Çehov Ve Hikayeleri...

04:15 Unknown 0 Comments


Bugünkü yazımda dünyaya mal olmuş, bir hikaye yazarından bahsedeceğim. Edebiyatla ilgilenenler onu mutlaka tanır ve kesinlikle sever. Ben kendisini dilim döndüğü kadar anlatmaya çalışacağım. Hocamın tavsiyesi ile kendisinin hikayelerini okudum ve çok etkilendim. 

Önce Anton Çehov'u tanıyalım çünkü; onu tanımadan hikayelerini okursak birçok şey yarım kalır. Tagonrod'da doğar, ailesi ile Moskova'ya taşınır ancak; eğitimi nedeni ile o Tagonrad'da kalır. Üniversitede tıp okur. Tıp okuduğu için ilk eserlerin de bu alanda konular yer alır. Hikayeden önce oyunlar yazar. Mezun olduktan sonra doktor olarak çalışmaya başlar. Ancak yazarlık yönü ağır basar ve doktorluk mesleğini bırakır. " Yeni Zaman " adlı dergide hikayeler yazmaya başlar ve ünü tüm ülkeye yayılmaya başlar. Bu dönemde Puşkin ödülünü kazanır. Sağlık sorunları nedeni ile Kırım ve Güney Avrupa'ya gezilerde bulunur. Verem hastalığının başlangıcındadır. Daha sonra doktor tavsiyesi ile Kırım'da yaşamaya başlar. Burada Tolstoy ve Gorki ile yazışmaya başlar. Tiyatro sanatçısı Olga Knipper ile evlenir. Verem hastalığının çok ilerlemesi nedeni ile Almanya'ya hastaneye gider. Almanya'da hayatını kaybeder ve cenazesi Moskova'ya yollanır.

                               Çehov'un babası çok disiplinli biridir . Bu nedenle babasından çok zulüm görür ve eserlerinde çokça yer verir.


                       Çehov çok büyük bir hiciv ustasıdır. Bence bu yönü çok vurgulanmıyor. Daha çok anlatmayıp size bir hikayesini yazacağım. Bu hikayeden ne kadar büyük bir hiciv ustası olduğunu anlayacaksınız.

                                           -   KÖPEKLERLE SOHBET  - 


                   Ay ışığının parlak olduğu soğuk bir gündü. Aleksey Ivanıç Romansov avlunun dış kapısını yavaşça açarak içeriye girdi. Birden Vali Pavel Nikolaiç'i hatırladı. Ne kadar da büyük bir adamdı diyerek gözlerinin önünde hayatı canlandı.

                 - Rrrr! diye bir ses duydu yakınlardan. Romansov uzağa baktığından iki adım ötede kocaman, neredeyse bir kurt köpeği kadar büyük siyah bir köpek gördü. Köpek oturmuş bir vaziyette zincirle oynuyordu. Köpeğin yüzünde şaşkın bir ifade vardı. Omuzlarını gererek başını salladı ve yüzü gülümseme ifadesini bürüdü.

                 -Rrrr! diye tekrarladı.

                 Filozof Romansov ellerini uzatarak:

                - Anlamadım! Sen, insana böyle havlıyorsun ha...? İlk kez böyle bir ses duydum. Biliyor musun, insan dünyadaki en akıllı varlıklardan biridir. Bak ben bir insanım. Sence ben nasılım? İnsan mıyım? Yoksa değil miyim? Anlat hadi, dedi.

                - Rrrr...!

                   Romansov tekrar elini uzatarak:

                - Ayağını uzat! Hadi çabuk uzat! Uzatmak istemiyor musun? O zaman uzatma. Bizde zaman zaman öyle yaparız.Hadi gel senin suratına bir şaplak indireyim. Dayanamadım işte, kanım kaynadı birden!

                 - Rrrr.....Hav!...Hav!....
             
                 - Hımm...Isırmak istiyorsun ha...?

                 Peki! Demek insan olduğum seni hiç ilgilendirmiyor ha! İnsanın en akıllı hayvan olduğu da seni ilgilendirmiyor öyle mi, demek sen Pavel Nikolaiç'i de ısırırsın ha? Evet! Pavel Nikolaiç'in önünde herkes eğiliyor, sen ise hiç ilgilenmiyorsun, yanlış anlamıyorum seni değil mi?

                 - Rrrr...Hav! Hav !

                - Dur ısırmasana be!  Hey sana dedim, doğuyoruz, yaşıyoruz, yiyip içiyoruz ve sonra ölüp toprak oluyoruz.
 Hiçbir değeri kalmıyor. İşte sen hiç bir şeyden anlamayan sadece bir köpek parçasısın! Keşke insanı biraz olsun anlayabilseydin.

                Romansov başını köpeğe doğru çevirerek tükürdü:

                - Pislik, sen beni kolejin sekreteri, kendini ise doğanın üstün yaratığı sanıyorsun değil mi? Yanılıyorsun ! Ben rüşvetçi riyakar biriyim! Pislik!

               Hızla göğsünü yumruklayarak ağlamaya başladı.

               - Kulağına bir şey fısıldayacağım. Yegor Kornyuşkın'i benden dolayı kovduklarından haberin var mı? Sence kim olabilir? Kurumu iki yüz rubleye alıp Surguçev'in üzerine atan? Ben değil miyim? Pislik ve yalancı !

               Romansov gözyaşlarını silerek hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı.

             - Isır ısır, hadi yesene! Yüzüme kimse diyemese de herkes ne kadar pislik olduğumu biliyor; ama yüzüme gülümseyerek övgüler yağdırıyorlar. Keşke bir kişi çıkıp da suratımı adam akıllı bir dağıtsa!

             - Yesene it! Isır! Parçala ahlaksızı !

            Romansov'un birden ayağı sendeledi ve köpeğin üstüne düştü.

            - Parçala pisliği dedim sana! Ne duruyorsun?

             - Üzülme, acısa da affetme sakın! Al ellerimi ısır! Ha...kan akıyor! Hak ettin işte! Affedersin ! Kürkümü de parçala! Rüşvetle aldım. En yakınımı aldattım, ondan aldığım parayla kürk aldım, neyse vakit epey oldu. Gitmeliyim hoşçakal köpeğim!

              - Rrrr...

             - Romansov köpeği okşadıktan sonra bir kez daha ısırması için elini uzattı, kürke sarılıp kapıya doğru yönelerek gözden kayboldu. Ertesi gün uyandığında Romansov ellerinin ve ayaklarının sarılmış bir vaziyette olduğunu görünce çok şaşırdı. Yanı başına ise ağlamaktan gözleri şişmiş eşi ve doktoru duruyordu.
            

Anton Çehov - Hikayelerden Bir Demet - İlya İzmir Yayın... Bu bilgilerle Anton Çehov'un kitabına ulaşabilir diğer hikayeleri okuyabilirsiniz. 

  

0 yorum: